Kayıtlar

Aralık, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2012'den son notlar: Kitaplar - Filmler - Oyunlar

Resim
Senenin son gününde, 2012 senesi boyunca okuduğum kitaplar, izlediğim filmler ve tiyatro oyunları arasından en sevdiklerimi not etmek istedim. Sevdiklerimi not ederken, seçimlerime nelerin veya kimlerin etkili olduğunu da eklemeye çalıştım.  Kitaplar Okuyacağım kitapları seçmem genelde zor olmaz. Evde yatağımın hemen yanında uzun bir kulem var, birkaç senedir okumak üzere aldığım fakat araya giren yeni kitaplar sebebi ile hiç bir senenin sonunda tamamını eritemediğim bir kule. Bu kulede zaman zaman sıranın arasından sıraya kaynak yapan kitaplar da olur. Bu kitaplar genellikle Radikal Kitap veya Cumhuriyet Kitap isimli gazete eklerinde yer verilen kitap tanıtım yazıları, bazı blog yazıları aracılığıyla veya edebiyat dünyasından değer verdiğim isimlerin önerileri ile okumaya değer bulduğum kitaplar olur. Bazı kitapları okumak için vaktimin gelmediğini düşünüp birkaç sayfa başlayıp bıraktığım olur. (Bu sene Jonathan Franzen - Özgürlük böyle bir örnekti. Kitabı ...

SİNEMA: Michael Haneke'den AŞK (AMOUR)

Resim
65. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne layık görülen Haneke filmi “Amour” (Aşk) ülkemizde bugün vizyona giriyor. Yaşlılık, bağlılık, ölüm ve sevgi gibi temel temaların işlendiği film insanın içine işliyor. Almanya asıllı Avusturyalı yönetmen Michael Haneke' yi “ Das Weiße Band ” (Beyaz Bant), “ Funny Games ” (Tuhaf Oyunlar), “ La pianiste ” (Piyano Öğretmeni) ve “ Caché ” (Saklı) gibi filmlerinden hatırlıyoruz. Ülkemizde bugün (27 Aralık 2012) vizyona giren “Amour” (Aşk), 70 yaşındaki yönetmenin senaryosunu da yazdığı son filmi. Türkiye’de benim de aralarında bulunduğum şanslı Filmekimi 2012 seyircisi, filmi önceden izleme şansı bulmuştu. 65. Cannes Film Festivali' nde Altın Palmiye ile ödüllendirilen film, her ikisi de 80′li yaşlarında ve emekli piyano öğretmeni olan Georges ( Jean-Louis Trintignant ) ve Anne ( Emmanuelle Riva ) çiftini anlatıyor. Kızları ( Isabelle Huppert ) da kendileri gibi müzik ile ilgileniyor fakat şehir dışında yaşıyor. Anne b...

Bir alıntı ve bir şarkı

Resim
Şule Gürbüz "Zamanın Farkında" isimli kitabında diyor ki: "Çok şaşarım şiir sevenlere, okuyup geçenlere, kitabı kapatıp yemek yiyenlere, o bakışla yaşayıp da ölmeyenlere. Şiir sevilmez ki, öyle duyulur, öyle bakılır, hastalanılır, zehirlenir, ölünür. Şiir sonunda öldürür." Okuduktan sonra çok etkilendiğim bu üç cümle aynı şeyleri bazı şarkılar için hissettirir. Mesela Yeni Türkü'nün Nilüfer isimli bir şarkısı var son albümünde. O şarkının sadece ilk dörtlüğü beni çeker: "Sevgin bana taşmadığında Kuru bir dala benzerim Gözlerin bana bakmadığında Kanadım kırıktır benim" Ya da Bülent Ortaçgil'in Bozburun isimli şarkısı beni dipsiz bir kuyuya çeker ve kuyunun dibinde yaşamaya mahkum eder: "Güneşi yolladık bütün renklerle Oyuncağıyız artık alışkanlıkların" Kurmaya çalıştığım cümleler, yazıp bozduğum kelimeler arasında emeklemeye başladığımdan beri daha çok okumaya çalışıyorum. Bazı okud...

RÖPORTAJ: Oyuncu Berkay Ateş ve Tiyatro "D22"

Resim
Tiyatro dünyasının genç yeteneklerinden, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümü mezunu Berkay Ateş ile tiyatro okumaya karar verdiği dönem ve kurucularından birisi olduğu yeni tiyatro topluluğu “D22” hakkında konuştuk. Aslında tamamen farklı bir mesleğe yönelmişken, radikal olarak nitelendirilebilecek bir kararla tiyatro okumaya başladın. Bize bu karar değişikliğinden biraz bahsedebilir misin?  Ben de tahmin etmiyordum karar değiştireceğimi. Süreç şöyle gelişti, matematikle aram iyi olduğundan liseyi bitirdikten sonra üniversitede istatistik bölümüne girdim. Ancak üniversiteye başladığım ilk yıl, üniversitenin tiyatro kulübüne katılınca her şey bir yıl bitmeden değişti. Fakat konservatuvara girme kararım öyle kolay olmadı. Bana tiyatro kulübü yetmemeye başlayınca önce TOBAV’ın kursuna katıldım, daha sonra da Dot ’un BÖCEK isimli oyununda asistanlık yaptım ve ardından Semaver Kumpanya ’da eğitim almaya başladım. Oyunlar yapmaya ve sürekli oynamaya...