KİTAP: Hüseyin Kıyar - Hisar'dan Ahmet

En güzel manzaralardan birisidir güzel bir sokak manzarası. Gecenin karanlığını az da olsa aydınlatan sokak lambasının altından düşen kar tanelerini izleyen koltuğunuzda, sıcak çay eşliğinde iyi bir edebiyat metni okumak istiyorsanız, bu kitabı okuma listenize almalısınız.

Hisar’dan Ahmet kimdir?

Kitabın anlatıcısının babasıdır. Ama oğlunun bile gözlemlerken garipsediği huyları vardır. Çocuk mudur, baba mıdır bazen karıştırılabilir. Şaka diye bir çocuğun karnesini alıp, geri vermez. Oğlunun bayılarak baktığı bir kız olduğunu fark ettiğinde, kızın da orada olduğuna aldırış etmeksizin oğluna şaplağı yapıştırıverir. Sonra hanımına der ki: “Gız senin bu oğlun vırtladı!” Oğluyla gittiği hamamda oğlunun cinsel organının etrafındaki tüyleri traş etmesi gerektiğini fark edince, oğlu için oldukça utandırıcı bir yoldan konuya girer. Bu hareketi sonrasında oğlu babasına, okuldaki arkadaşından öğrendiği kadarıyla, travma diye bir şey olduğunu söyler. Aldığı cevap basittir: “Nereden öğreniyorsun bunları?”. Türk filmlerinden fırlamış samimi karakterlerden birisidir Ahmet, ancak filmin çekildiği tarihler 1985′lerin Ankara’sından önce değildir.

Ahmet, halk adamıdır öncelikle, karakterin gerçekçiliğini halkın arasından gelmesi sağlar. İnsandır, olumsuz yönlerini saklamayan, her yönüyle insan. Tam da o insan, tek başına Türk toplumunu yansıtır. Aile yapısını, ebeveyn olmayı, devlet dairelerini, akrabalığı, kardeşliği, karı-koca iletişimini. Ahmet’i anlamaya biraz yaklaşırsak, belki işyerinde bazı hareketlerine anlam veremediğimiz ama yine de sevimli bulduğumuz Bayan ya da Bay X’i neden sevimli bulduğumuzu anlamaya biraz daha yaklaşmış olacağız.

Yazarın ilk romanı olan “Hisar’dan Ahmet“, çoğunluğu kısa bölümlerden oluşan bir metin. Küçük olayların bölüm bölüm anlatılmasıyla Hisar’dan Ahmet’i tanıyoruz. Olayların bazıları komik, bazıları hüzünlü; ancak çoğunluğu ilgi çekici. Metni roman olarak tanımlayanlar olsa da, metnin öykü türüne daha çok yaklaştığını, her öykünün karakterlerinin ortak olduğunu söyleyebiliriz.

Yazar Hüseyin Kıyar kimdir?

Kitabın içerisinde yazar ile ilgili sadece iki cümle yer alıyor. “1965′te Ankara’da doğdu. Barış Bıçakçı ve Yavuz Sarıalioğlu ile birlikte iki şiir kitabı yayımladı.” İnternet araştırmamda da daha detaylı bilgiye ulaşmakta zorlanıyorum. Yazarın üslubunu, özellikle metninin roman ve öykü arasında oluşunu Barış Bıçakçı’nın tarzına benzetmemek zor. Ancak yazarın özellikle dilinde ve metnin konusundaki kendine özgülüğü de dikkatten kaçmıyor. İnsan olma durumunu hem sade hem de bu sadelik içinde her detayı anlatmamasına rağmen atmosfer yaratmada başarılı kılmak bir yazma mahareti. Yazarın okuma ve yazma işiyle hemhâl olduğu satırlarından anlaşılıyor.

Algodón’un gözünden


Ben maalesef tek çocuğum. Çocukluğumun kışlarının en güzelleri yarıyıl tatilinde trenle Ankara’ya gidip, manevi kardeşim ve onun ailesi ile geçirdiğimiz günlerdir. Aşağı Ayrancı’daki apartmanın birinci katındaki küçük ama harika dairelerini, neredeyse her yarıyıl tatilinde yağan Ankara karını, yokuşun başından leğenle aşağıya kayma eğlencemizi ve Kuğulu Park’a, Gençlik Parkı’na, Beğendik’e, Karum’a, Tunalı Hilmi Caddesi’ne gidişlerimizi hiç unutamam. Evin altındaki bakkal amcadan alıp da yediğimiz, artık üretilmeyen cipslerin tadı damağımda. Taksileri çağırmak için sokak aralarında bulunan zilleri hatırlarım. Sonra ilk defa Mercedes taksi görüşüm ve de çocuk aklımla “milletvekilleri burada yaşıyor diye mi taksiler böyle?” diye sorduğumu hatırlarım. Gaziosmanpaşa’nın Ankara’nın en lüks semtlerinden birisi olduğunu fakat İstanbul’un Nişantaşı semti ile alakası bile olmadığını, kendine has bir mütevazılığı olduğunu anımsar, şaşarım. İşte bu kitap bana ayrı bir Ankara tadı veriyor, ama sırf bundan değil metni kendime yakın buluşum. Yeni metinlerini merakla bekleyeceğim bir yazarı bulmuş olmak.


En güzel manzaralardan birisidir güzel bir sokak manzarası. Gecenin karanlığını az da olsa aydınlatan sokak lambasının altından düşen kar tanelerini izleyen koltuğunuzda, sıcak çay eşliğinde iyi bir edebiyat metni okumak istiyorsanız, bu kitabı okuma listenize almalısınız.

Yoksa sizin de odanızda, Ahmet’in oğlunun evindeki gibi, bir J. L. Borges fotoğrafı mı asılı?


*Bu yazı 10.1.2013 tarihinde burada yayınlanmıştır. theMagger'a teşekkürlerimle.
*Fotoğraflar:
http://lezzettabagi.blogspot.com/2012/01/ankara-da-kar.html
http://www.inankara.com.tr/galeri-20-f-186/ankara-genel/karlar-altinda-kugulu-park-9-mart-2011.php

Yorumlar

  1. Hüsyin Kıyar'ın Sabitfikir'deki bir röportajını okudum.Babasını temel alarak yarattığı bir karaktermiş Ahmet.Kitabı daha önce duymamıştım.Bu güzel tanıtım yazın sayesinde benim gibi birçok okurun onu keşfetmesinde katkın olduğu için teşekkürler.Elbette yakın zamanda okuma imkanım olmayacak.Ama ilk gelişimde edinmeye çalışacağım.Şimdiden o korkunç listeme eklemiş bulunuyorum.
    Nice kitaplarda buluşmak dileğiyle,
    Konserve Ruhlar.

    YanıtlaSil
  2. Yorum yazdığın için ben teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederiz. Yazar tarafından yorumunuz onaylandıktan sonra yayımlanacaktır.

Thank you for your comment. It will be published upon approval by the author.