Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Oğuz Atay - Tutunamayanlar

Resim
"Ben kendimi yeterli görmüyorum. Ne için yeterli? Her şey için. Topluluğun eylemine engel olabilecek sorunlarımı çözmeden, onu güdebilecek sorunlarımı çözmeden, onu güdebilecek güçte olmadığımı seziyorum. Başkalarına söyleyebilecek bir sözüm olması için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum. Bana bugün, ne yapmalı? diye soracak olurlarsa, ancak, önce kendini düzeltmelisin, diyebilirim. Bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse, bu temel ilke ancak şu olabilir: kendini çözemeyen kişi, kendi dışında başka hiç bir sorunu çözemez." Oğuz Atay, Tutunamayanlar, 53. baskı, 2011, İletişim Yayınları, s. 93-94.

Woody Allen - Annie Hall

Resim
Woody Allen 1 Aralık 1935'te dünyaya gelmiş. Yani bugün kendisinin doğum günü.  Allen'in filmlerinin çoğunu severim. Ama 1977 yapımı Annie Hall' ın yeri bende ayrıdır. Annie Hall'u izlediğim tarih maalesef çok eski değil, 2008 kışı. Southampton'da kendime yapayalnız yeni bir hayat kurmuşken, itunes'dan hukuka uygun yollarla kiraladığım ilk filmimdi Annie Hall. Eski bir film olması sebebi ile (ya da kopyada bir sorun vardı bilemiyorum) sesini sonuna kadar açarak ancak duyuyordum. Biraz daha sesi açılabilse daha keyifli olacaktı...  Alvy ve Annie diyalogları o kadar güzeldi ki can kulağıyla dinliyordum hiç bir şeyi kaçırmamak için. Diane Keaton ve Allen'ın halleri üzerine düşünmek güzeldi. Filmde Alvy'nin ve ayrıca Alvy'nin Annie ile ilişkisinin üzerinden 1970'li yıllarda New York'da kadın-erkek ilişkileri üzerine de düşündürüyor. 

2011 Film Ekimi

Resim
Film Ekimi'nin onuncu yılında filmler arasından sadece üç tanesini seçip izleyebildim. Tehlikeli İlişki şu anda Türkiye'de gösterime girmiş bile. Bu sebeple her üç filmi birden kısaca not edeyim istedim. The Melancholia (directed by Lars von Trier) Filmi seçme sebebim: Tabii ki, filmin yönetmeni. Nazilere kendisini yakın hissettiğini söylemesi sonrasında Cannes Film Festivali'nde yer almayan yönetmen bence bu fikirlerine rağmen bir dahi olarak nitelendirilebilir. Bu filminden önce Manderlay ve Dogville 'i izlemiş ve beğenmiştim. Yorum: Film iki bölümden oluşuyor. Her bölümde kardeşlerden birinin gözünden bakıyoruz olanlara. Dünyaya çarpacağı iddia edilen bir gezegen söz konusu. Evlilik, depresyon ve dünyanın sonu gibi çok temel konulara farklı bakış açılarıyla yaklaşılmış. Sadece sinematografik değil aynı zamanda senaryo kurgusu bakımından da çok derinlikli ve ince elenip sık dokunmuş bir film. Son derece etkileyici. Çok beğendim şeyler hakkında yor

Sarı

Resim
"Birden çocukken en sevdiği rengin sarı olduğu aklına geldi. Bu hatırlayış şaşırttı onu. Nasıl da değişiyordu insan zamanla. Uzun zamandır kendini solgun gösterdiğini düşündüğü sarıdan hiç hoşlanmıyor ve bu rengi üzerinde taşımak istemiyordu. Çocukken böyle şeyler düşünmüyordu insan ne de olsa. Güdüleri ve beğenileri üçüncü kişilerin gözüyle kirletilmiş olmuyordu henüz. Mutluluğun aranan bir şey haline henüz dönüşmediği zamanlardı onlar."  (Yalçın Tosun - Peruk Gibi Hüzünlü s. 99 "Bir Gök Bakımlık" isimli öyküsünden alınmıştır.) *Fotoğraf YKY internet sitesinden alınmıştır.

Birsen Tezer - Cihan

Resim
Eski albümleri zaman zaman tekrar dinlemeyi çok severim. Onların sırası gelir zira bir anda... Bu sefer bir sabah "Şarkılarım Senindir" diyerek uyanmıştım ve "Light" isimli Bülent Ortaçgil albümü çalmaya başlamıştı bile. İnternetten sipariş ettiğim öykü kitaplarım arasında bir de müzik cd'si var bugün: Birsen Tezer'in "Cihan" isimli albümü. Birsen Tezer'i ilk olarak Bülent Ortaçgil albümlerindeki gizemli kadın sesi olarak tanımıştım. Sonra da konser videolarında izlemiştim.. Geçen yaz gittiğim Bülent Ortaçgil "Senfoni" konserinde ise ilk defa canlı izledim. Konser sonrası bir gün blogları gezerken şu şarkıyı dinledim: "Bilsen". Sonra "İstanbul"a denk geldim ve kendimi tekrar tekrar şarkıları dinlemek isterken buldum. Sonrasında Kadıköy'de üç dört müzik market (Mephisto, Seyhan, Nezih vb.) dolaştım. Albüm tükendi dediler. Hatta bir tanesi (Kadıköy Seyhan), benden tam beş dakika önce

Yekta Kopan ile "Okumak ve Yazmak" Atölye Çalışması

Resim
22 Ekim Cumartesi tarihinde 12:00-16:00 saatleri arasında Santral İstanbul'da yer alan Krek Atölye kapsamında, birden fazla mesleği aynı anda sürdürmeyi başarabilen, yazar Yekta Kopan, biz, "Okumak ve Yazmak" heveslileri ile birlikteydi.  Yekta Kopan'ın "Bir de Baktım Yoksun", "Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri" ve "Fildişi Karası" isimli öykü kitaplarını keyifle okumuştum. Atölyeye gitmeden önce de diğer kitaplarına nazaran büyük farklılıklar içeren "Karbon Kopya" isimli öykü kitabını okumaktaydım, dolayısıyla benim için ayrıca tarzına aşina olduğum (ya da aşina olduğumu sandığım) bir yazarı dinleyecek olmak da hoş bir deneyim olacaktı.  Temel olarak kurmaca ve gerçeklik arasındaki ilişki, içgörülerimiz ile ilgili konularda konuşma fırsatı bulabildik. Kendisinin mütevazı tavrı sayesinde kafamızdaki soruları rahatça sorduk ve sorularımıza içten cevaplar aldık. Sanıyorum asıl amaç bir tür farkındalık yaratmaktı